20 Ocak 2016 Çarşamba

BABA

kaf dağ mıydı diye sordular ufak narin ve ince tırtıla,
kelebek olunca gider bakarım dedi.
eğer ömrüm yeterse ve rüzgarsız bir hava varsa bana yardım eden.
ve sessizce kıvrılıp yattı kozasının içinde.
bir gün uçabilmenin hayali ile uyudu.....


yalnız yatıyorsak yatağımızda ve sadece kokusunu duyuyorsak,
kıymetini bilemediğimiz herşey gibi arkasından bakakalıyorsak
içindekini anlatmak neden bu kadar zor diye soruyorsak kendi kendimize
neden gurur yapıyoruz diye kin duyuyorsak kendimize ,
sevmek varken neden nefret ediyorsak
sarılmak varken uzaklaştırıyorsak birbirimizi ve neden tutup dur demek bazen bu kadar zor oluyor
okşamak saçlarını bir yaz meltemi yumuşaklığıyla imkansız değilse fakat yapmıyorsak
sanırım suçluyuz özlem çektirdiğimiz için kalplerimize


baba gel bana bir el at
bu gece tanrı çaldı kapımı sordu seni
yok dedim çok oldu öleli ve geleli sizin oraya
dedi ki yok bizim kayıtlarda.
ama dedim annem boşuna mı döktü onca gözyaşını
yalandır ben kendim bizzat verdim toprağa
kulhü bile okuduk ardından
toz oldu belkide kemikleri
dedi ki yok bizim kayıtlarda.
eğer oraya gitmediysen nereye gittin
ölmediysen niye gelmedin
döneceksen bu aralar
her zamanki gibi durum vahim ve baba sen
yaşadığın zamanki gibi gel ve bana bir el at.


yoksa sadece fakirlik mi var ezelden
kolonya kokusu senden , rakı kokusu benden
sen meze diye hıyar soyarsın ben tam yağlı peynir alırım.
ama üzülme arkadaş sarhoşun zengini fakiri olmaz.
demek ki insanlık içince insanlık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder