28 Ocak 2016 Perşembe

KOKTEYL

İÇKİLER  İLİŞKİLER GİBİDİR.
ŞARAP İÇMEK  , GECE SEVİŞTİKTEN SONRA SABAH KALKTIĞINIZ ZAMAN YANINIZDA ÇİRKİN BİR KADININ YATMASI GİBİDİR.
BİRA İÇTİĞİNİZDE  İSE SANKİ RUTİNE BAĞLADIĞINIZ BİR SEKS HAYATINIZ VARMIŞ GİBİ SABAHLEYİN YANINIZDA HER ZAMAN Kİ KADINI BULURSUNUZ.
VİSKİDE GECE MÜKEMMEL BİR SEVİŞME OLMUŞTUR AMA SİZ SABAH KALKTIĞINIZDA HİÇBİR ŞEY HATIRLAMAZSINIZ . ZATEN YATAKTA BOŞTUR.
VOTKA ÇOK TEHLİKELİDİR. İKİ KİŞİ GİRDİĞİNİZ YATAKTAN , BEŞ KİŞİ ÇIKARSINIZ SABAHLEYİN.
AMA RAKININ YERİ AYRIDIR. SEVİŞMENİN ÖTESİNDE GERÇEKTEN AŞK YAPMAK GİBİDİR. HERŞEYİ HATIRLARSINIZ VE SABAH UYANDIĞINIZDA OLMASINI İSTEDİĞİNİZ KADIN SİZE SARILMIŞ YATIYORDUR YANINIZDA.


MİNİMUM FİKİRLER  , DAİMA MAKSİMUM ACILARA MAHKUMDUR.

27 Ocak 2016 Çarşamba

ÖLÜ KOKUSU

Ölüyorum ben sevgilim , sen bakıyorsun.
Eriyorum yavaşça gözlerinin önünde,
Sen bakıyorsun.
Nasıl bir anne büyüdüğünü fark etmiyorsa çocuğunun,
Sende öldüğümü görmüyorsun.
Ben ölüyorum , sen bakıyorsun .
Ben daha çok eriyorum.


Bu ne böyle gözümdeki.
Parmaklarım zayıflamış.
Çok açım buraya geleli beri.
Bu arada seni çok özledim ,
O güzel kokunu en çok.
Burası nasıl dersen
Ölünce çok kötü kokuyor insan
Bir de şu gözümdeki böcek olmasa.

25 Ocak 2016 Pazartesi

Keşke

Yuvarlak pencereleri olan minik ama sevimli evimde , sobanın içine attığım odunların yanarken çıkarttığı çıtırtı sesleri ısıtır soğuk kış gecelerinde . Senin ısıtmanı beklerim her gece ama uzaklara gidiyorsun benden habersiz ve sormadan.
Belki dönersin , belki vazgeçersin diye koltuğunu karşıma koyuyorum ve seni hayal ediyorum. Uzaktasın  , gülemiyorsun bana artık eskisi gibi.
Dokunamıyorum tenine olmadığını bildiğim için. Kadim dostum yalnızlık çalıyor kapımı her gece sen yokken.
Kızıyorum , ama daha çok seviyorum seni belki dönersin diye.




şiir yazarken hissettiğim duyguların aynısını tuvalette de  hissediyorum. İkisinde de içimden bir şeyler çıkıyor.





MASALLAR

İnsan masallara inanmamaya başladığı zaman büyür.
Büyümek , kurdun karnını avcı yardığında kırmızı başlıklı kızın ölü olduğunu bilmektir
Büyümek , fasulye sırığının tepesindeki dev ve şatosunun aslında hiçbir zaman ulaşamayacağımız zenginlikler olduğunu kavramaktır. 
Büyümek Hansel ve Gratel'in yemeye başladığı evin kaç kalori olduğunun hesabını yapmaktır.
Büyümek fareli köyün kavalcılarının her akşam televizyona çıkıp milyonlarca insanı peşine taktıklarını görmektir.
Büyümek masallara inanmayıp , ilahi mucizelere inanmaya başladığımız zamandır.

MANYAKLIĞA ÖVGÜ

Sakinlestirici almak istiyorum.
Pelte gibi olmak , bir kadının memesi gibi
Hareket etmeden güzel görünmek istiyorum
Durgun bir göl gibi olmak istiyorum 
Kenarıma gelen çift bana baktıkça haykırsınlar aşklarını birbirlerine 
Ben hiçbir şey yapmadığım halde
Etki olmadan tepki vermemek istiyorum
Sadece durağan kalarak ve susarak
Bir çınar gibi



Doktora dedim ki bana rapor ver
Manyak raporu , hem de en kallavisinden.
Asayım odamın duvarına.
Neden vereyim dedi. Dedim ki
Bir dışkıya bile parmağımızın ucuyla dokunmak tiksindiriciyken . Tenin altinda sadece kan , balgam , beyaz ve kara safra , öd ve dışkıdan başka bir sey yoktur. Neden bir erkek  , yatağında ici dışkıyla dolu bir çuvalla uyumak ister ki diyen manyaklardan daha az manyak olmayı haketmiyorum.
Sözümü bitirdim ve raporumu aldim bu sayede.

ORHAN'A

hep merak etmişimdir  , şiirde kadının suya değen ayaklarını.
bir işçi kadının mı yoksa parmakları kırmızı ojeli bir yosmanın mıydı?
büyük ve çirkin olabilirler  , bana uma thurman'ın ayaklarını hatırlatan
ya da küçücük tombul ayaklar bir ev kızına ait.
Orhan bilirdi ama
merak bende kaldı  , ayaklar onda



dün gece kedimi aldım oturtum karşıma ve sordum var mı bir derdin diye.
kederim ve ben iyiyiz burada  , mutlu mutlu yaşıyoruz.
belki dedi olsa ve yitirsem birisini daha da mutlu olur kederim.
belki ben mutsuzluğu sevmeye başlıyorum
belki kaybetmeyi hissetmek kaybetmemekten iyidir , bilemiyorum.
ama kederim ve ben mutlu mutlu yaşıyorum.


üçgenleri severim ben . kilise çanını , yemek zili çanını , mısırdaki piramitleri
çan eğrisine göre sınav notu almayı , vitrius adamının bacaklarındaki üçgeni
pisagor'u , eşkenar üçgeni. eşitliği anlatır bana üçgenler , birbirine destek olmayı anlatır. biri olmadığı zaman yıkılırsın çünkü üçgende.  ama dörtgen öyle değildir. üst kenar hep rahat eder dörtgenlerde ve hep bir ezilen vardır. oysa üçgen adalettir. üçgenleri severim ben. çünkü hayat bir kadının bacak arasındaki üçgende başlar.







24 Ocak 2016 Pazar

Gazeteci mi yazar mi yoksa ?

Teslim olmus ve sadece gozlerimin onunde yer alan hayali savas sahnesinin icindeki tek yitik adamim. Bir bacagim topal ve bastonla bile zor yuruken cikarttigim tak tuk sesleri duyar gibi oluyorum. Eski bir agac parcasini yontan cobanin yaptigi bastondaki kiymik parcasi her adim atisimda bana yasadigim acilari tekrar geri veriyor ve diyorki bir trt spikeri edasiyla ben buradayim ve seni izliyorum. Izlenmek seks acisindan bazen guzel bir sey diye dusunuyorum hic yapmadigim halde  ve sorsalar martin scorseese yada her neyse ve tinto brass arasinda secim yapmam gerekse tabii ki tinto der gecerim.
Yasamamizdaki tek erdem bir penis olsa bile erkek olarak bu dunyaya verebilecegimiz seyler sanirim gercekten bir penisten ibaret.

20 Ocak 2016 Çarşamba

BABA

kaf dağ mıydı diye sordular ufak narin ve ince tırtıla,
kelebek olunca gider bakarım dedi.
eğer ömrüm yeterse ve rüzgarsız bir hava varsa bana yardım eden.
ve sessizce kıvrılıp yattı kozasının içinde.
bir gün uçabilmenin hayali ile uyudu.....


yalnız yatıyorsak yatağımızda ve sadece kokusunu duyuyorsak,
kıymetini bilemediğimiz herşey gibi arkasından bakakalıyorsak
içindekini anlatmak neden bu kadar zor diye soruyorsak kendi kendimize
neden gurur yapıyoruz diye kin duyuyorsak kendimize ,
sevmek varken neden nefret ediyorsak
sarılmak varken uzaklaştırıyorsak birbirimizi ve neden tutup dur demek bazen bu kadar zor oluyor
okşamak saçlarını bir yaz meltemi yumuşaklığıyla imkansız değilse fakat yapmıyorsak
sanırım suçluyuz özlem çektirdiğimiz için kalplerimize


baba gel bana bir el at
bu gece tanrı çaldı kapımı sordu seni
yok dedim çok oldu öleli ve geleli sizin oraya
dedi ki yok bizim kayıtlarda.
ama dedim annem boşuna mı döktü onca gözyaşını
yalandır ben kendim bizzat verdim toprağa
kulhü bile okuduk ardından
toz oldu belkide kemikleri
dedi ki yok bizim kayıtlarda.
eğer oraya gitmediysen nereye gittin
ölmediysen niye gelmedin
döneceksen bu aralar
her zamanki gibi durum vahim ve baba sen
yaşadığın zamanki gibi gel ve bana bir el at.


yoksa sadece fakirlik mi var ezelden
kolonya kokusu senden , rakı kokusu benden
sen meze diye hıyar soyarsın ben tam yağlı peynir alırım.
ama üzülme arkadaş sarhoşun zengini fakiri olmaz.
demek ki insanlık içince insanlık.

beş kere beş

BAZI KERE BANA LAZIM TERANELERİN İÇİNDE
HİÇ LAZIM OLMAYANLAR HER ZAMAN LAZIMMIŞ GİBİ GELİR
SÖKMEK ZOR VE UĞRAŞMALI
BOYAMAK İSTERSİN SİYAHA BOYA TUTMAZ
BEYAZ OLSUN DERSİN RENK KAPATMAZ VE DE
ESKİ BİR DOLABA KALDIRMAK İÇİN UĞRAŞIRSIN SIĞMAZ
ÖRTÜ ATARSIN ÜSTÜNE KÖŞEDEN KENARI AÇIK KALIR
DİNAMİT KOYMAK İSTERSİN OLMAZ
YANINDAKİLERE YAZIK DERSİN
İSTİFİNİ HİÇ BOZMAZ SANA DOĞRU ÖYLECE DİKMİŞ GÖZLERİNİ
BEN SENİM DESE İNANIRSIN, ZATEN BAŞKADA BİR ŞEY GELMEZ ELİNDEN
EN LAZIM OLMAYANDIR AMA EN LAZIMMIŞ GİBİ GELİR BAZI ŞEYLER
HAYATIMIZDA.



BU ARA BİR UNUTKANLIK GELDİ BANA NE DİYECEĞİMİ BİLE UNUTUYORUM
BU ARA BİR UNUTKANLIK GELDİ BANA NE DİYECEĞİMİ BİLE
BU ARA BİR UNUTKANLIK GELDİ BANA NE DİYECEĞİMİ
BU ARA BİR UNUTKANLIK GELDİ BANA NE
BU ARA BİR UNUTKANLIK GELDİ BANA
BU ARA BİR UNUTKANLIK GELDİ
BU ARA BİR UNUTKANLIK
BU ARA BİR
BU ARA
BU
.