3 Nisan 2023 Pazartesi

BU GECE

wet wet wet ,
iki duble viski
sen , ben
daha ne olsun ki.

Kozmos

 Satırlar , cümleler  , biraz klasik olacak sanırım seni seviyorum demek , 

Çok söyleyince anlamı kalmıyormuş gibi geliyor , belkide alışıyorsun, 

Sanki senin sahiline öyle bir çapa atmışım ki hiçbir fırtına beni götüre miyecek uzaklara,

Rutin bir konuşma içerisinde bile kullanabiliyoruz artık bunu , 

Oysa sana seni seviyorum diyebilmek adına ruh halimin aldığı şekil aklıma geldikçe

Hafiften tebessüm ediyor ve özlüyorum .


Aşkın reçetesi,

bir tutam heyecan , 

bir tutam şehvet , 

bir tutam delilik , 

bir tutam kölelik, 

bir iki salaklık,

üç beş kilo korku,

bir fincan endişe,

biri bile eksik olursa olmaz.


hani sen varsın o eski kitabın sayfalarında.

konusu sensin hikayenin ama baş kahramanı ben,

yer ve mekan dünya , uzay , kosmos her neresiyse






GUSTAVE'IN MEMELERİ

 Marya'nın memeleri ne kadar güzeldi ki, böyle bir övgüyü hakediyor. Hayal bile edemiyorum!

Annemin memelerini ememediğim için mi  , yoksa bir kadını kadın gibi gösterdiği için mi seviyorum ,

Bilmiyorum ama Gustave gibi tapıyorum onlara , 

İçinizden sapık diye geçirebilirsiniz ancak her erkek içgüdüsünde açlık vardır onlara karşı.

Benim gibiler sadece biraz daha oburdurlar. 


Gereksiz ve temelsiz bir özgüvenle altın renkli işlemeli kulpları olan kapıyı çaldım. Beklerken, içerden kulağıma gelen kösele terliklerin fayansta çıkardığı sesler , şiddetlendikçe özgüven yerini bir korkuya ve endişeye terk etmeye başladı. Kapı kolunun çıkardığı korkunç gıcırdama sesinden sonra ardına kadar açılan kapının arka tarafındaki pencereden odaya dolan azgın güneş ışığı karşımda karanlık bir silüetin belirmesine neden oldu. Bir iki saniye sonra gözlerim alıştıkça kıvrımlar daha net seçilmeye  , renkler daha belirginleşmeye başladı. Marya'nınkilerden büyük  , olabildiğince yuvarlak ve dolgun göğüsler ince bluzunun altında çığlık atarak çıkarın bizi buradan diye bağırıyorlardı. Bu kapıyı her çaldığımda işte böyle oluyordum. Babasının yaptığı şaklabanlıklara her zaman aynı tepkiyi veren bebek gibi  , her seferinde aynı çılgın korkuya kapılıyordum; acaba yine dokunamayacak mıydım bu muhteşem göğüslere.

12 Eylül 2021 Pazar

Markiz pastanesi

 Bugün önünden geçtiğim markiz pastanesi 

Kapanmış  , Ayten'in vurulduğu mekan

Ama polis kapatmamış  , 

Zaman Ayten'in intikamını almış.

Markiz suçluları yakalanmasada  , 

Ayten'i vurmuşlar  , Markiz kapanmış .

Pasta yapmayı bilsem daha ne Aytenleri avlardım burada.

4 Ocak 2021 Pazartesi

Corona 2

Bu boktan yerde ne işimiz var diye sordum.
Burda yaşıyoruz dostum dedi
Biz burada mutluyuz.
Bu bokun içinde , bu boktan tiplerle nasıl hayat geçer ki

31 Ekim 2020 Cumartesi

Yat sen

 İçtiysen yatalım ,hayatımdaki en güzel varlık

İçtiysen , bir dökün üstündekileri halının üzerine

İçtiysen , sev beni ayıkken yapamadığın gibi

İçtiysen , sen bir ucunda , ben bir ucunda beklemekteyim yatağın.

Ve söyleme bana gerçekleri 

Kırılırım , gözlerim yaşla dolar , 

İçtiysen eğer , bir sigara yakıp bekliyorum seni ,

Gelmeyecek olsan bile.


Tepelerin ardından doğan güneş , yaşlı ve tuzlu tenimi ışığıyla ısıtırken düşündüm seni

Rüzgar hafifçe ensemi yalayıp , bana sadece yaşadığımı hatırlattığında

Göğsümü acıtarak ciğerlerime doldurmaya çalıştığım tütün dumanını , senmişsin gibi hayal ettim.

Şehrin sesleri yavaş yavaş binaların arasına dolarken uzaklardan sesin kulaklarıma geldi.






19 Ekim 2020 Pazartesi

Uçan Spagetti Canavarı

 Sordum; 

Sen onu gördün mü diye,

Yok dedi . 

Dokundum mu, hissettin mi tenini,

Yok dedi.

Sesini duydun mu , konuştun mu?

Yok dedi.

Nefesini hissettin mi teninde, sıcaklığı ısıttı mı,

Yok dedi.

Kokusu var mıydı , buram buram ciğerlerine çekebildiğin,

Yok dedi.

O halde neden bana gülüyorsun makarna canavarı dediğimde.


27 Mart 2020 Cuma

Corona

ÖLÜM

Yalnız
Soğuk
Issız
Ve
Kokuşmuş.


Sikilmiş dünyanın sikilmiş evlatları olarak
Bu sonu hak ettiğimizi biliyoruz.





8 Kasım 2019 Cuma

BALIK

Kara bir gölde , beyaz bir balık.
Balık ki midesi altın , elmas , zümrüt dolu.
Terkedilmiş dünyanın bütün malını,mülkünü taşıyor içerisinde
Tüm ağırlığına rağmen.
Balık yalnız , balık üzgün , balık küskün.
Tanrıya küskün , Tanrının adını unuttugu
Hatırlamadığı ve lütuflarindan bir parcanın
Yer almadığı bu kara gölde,
Sonsuz bir azabın içerisinde , sonsuz bir zenginlikle yaşıyor beyaz balık,
Tıpkı tanrı gibi .

Karanlık çağlarda çocuklarımız açlıktan birbirleri yerken düşündüler.
Keşke atalarımız gibi gökyüzüne baktığımızda maviyi görebilseydik.
Keşke ormanlarda , çayırlarda koşturabilseydik .
Keşke adına doğal denilen yemeklerden tadabilseydik.
Keşke var olan her canlı , var olarak kalabilseydi.
Keşke gösterebilseydik dağılmış , yangın olmuş dünyanın onlar yüzünden bu hale geldigini.
Ve doğmuş olmayı istemedik biz.

25 Ekim 2019 Cuma

İMMİGRANT

Kunduz dağlarından gelen rüzgarlar getirdi mi acaba Hediye'nin kokusunu
Beş bin kilometre ötede , baba diye ağlayan Hediye'nin
Hediye ağlar , anası ağlar , Muhammed içine atar. Ağlamaz ama keşke ağlasa.
Ağlasa da dertler birer birer dökülse vücudundan .
Hediye ağlar , anası ağlar , Muhammed'in içi kan ağlar.

Can ne para ister , ne mal ister.
Can sarılmak meyvesine ,
Gölgesinde yatmak ister ağacının.
Yeter ki kendi açlık çeksin , sefillik çeksin,
Uzaklardakiler , özlenenlerin karnı doysun ister.
Can kavuşmak ister, kader ayırmak.

Afganistan'dan yalın ayak , aç ve sefil
Yolcular , yoldaşlar , ölen yoldaşlar .
Yoldaşlık bu bir dilim ekmeği bölüşmek
Bitmeyen yollar aşmak
Sınır sınır , ülke ülke varılacak son bilinmeden.
Yabancı olmak , farklı olmak her yerde
Ölüm koksada açlık koksada memleket
Memleket işte.
Geride kalanlar için yol gerek ,
Yoluda yürümek gerek.

Haber geldi ,
Kafası iki elinin arasında,
Olduğu yere çöktü Mehmet.
Haber geldi,
Kesildi bacakları dizlerinden,
Bağlandı dili.
Gözyaşlarını tutamadı ,
Aktı damarları kesilmiş gibi.
Dağ gibi adam ufaldı, ufaldı
Bir çocuk misali.
Ölüm bu Allah'ın emri,
Ölüm bu görmeden sevdiğini,
Haberi geldi.
Yarın gömeceklermiş,
Yetişip göremeden ,
Bir kere tutamadan elini,
Toprağın koynuna vereceklermiş.
Başını eğip baktı yere ,
Gözyaşlarıyla ıslanan ,
Bu kepir toprak alacaktı ,
Vermeyecekti bir daha.
Haber geldi ,
Uzaklar daha uzak ,
Ulaşılamaz , varılamaz oldu.
İçinde sonsuz pişmanlık ,
Bu el diyarı bir cehennem ,
Dipsiz bir girdap gibi
Bütün ruhunu aldı.